20/10/2014
ŞİDDETİN
ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Şiddet
gelişen teknolojiyle birlikte insanların yaşamlarında daha fazla yer almakta ve
çocuklar kendi yaşantılarında olmasa da şiddete daha fazla tanık olmaktadırlar.
Günümüz koşullarında anne babaların çocuklarını şiddetten tamamıyla korumaları
imkansız hale gelmiştir.
Şiddet,
çocukların yaşamlarında değişik koşullarda ve farklı derecelerde ortaya
çıkabilir. Şiddetin çocuklara olan etkisi düşünüldüğünde çocuklar üzerinde en
fazla etkiyi aile içi şiddetin yarattığı bilinmektedir.
Aile
İçi Şiddet
Aile
üyeleri arasında yaşanan fiziksel, cinsel ve psikolojik istismar ve evdeki eşya
ve hayvanlara gösterilen şiddet aile içi şiddet olarak adlandırılır. Şiddet
yaşanan bir ortamda çocukların gelişimsel ve duygusal ihtiyaçları yeterince
karşılanamaz çünkü şiddet gören veya şiddet uygulayan kişiler çocuklara uygun
bakımı veremeyecek durumda olurlar. Şiddetle içiçe yaşayan ebeveynler
çocuklarına kendi çaresizlik ve umutsuzluk duygularını geçirirler ve çocuklarına
güven hislerini veremezler.
Aile
içi şiddetin çocuklar üzerinde birçok etkisi olur. Küçük yaşlardaki çocuklar
yaşananlara anlam vermekte zorlanırlar ve kendilerinin bir hata yaptığına
inanmaya başlarlar. Bu da suçluluk hissetmelerine sebep olur. Sözel olarak
duygularını ifade etmekte zorlandıkları için davranışsal bazı tepkiler vermeye
başlarlar.
Şiddete
maruz kalmış ya da tanık olmuş çocuklar aşağıdaki belirtilerden bir veya daha
fazlasını gösterebilirler
Aşırı
bir endişe hali, korku, sık irkilme,
Karın
ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı gibi psikosomatik belirtiler,
Alt
ıslatma,
Dil
gelişiminde gerileme,
Çevreye
karşı ilgisizlik,
Uyumakta
zorluk, kabus görme,
Sık
ve uzun süreli ağlama,
Yeme
problemleri,
Konsantrasyonda
zorluk,
Sinirlilik,
öfke nöbetleri, agresif davranışlar,
Dürtüsel
davranışlar,
Özgüven
azalması,
Temel
güven duygusunun sarsılması,
Yaşından
küçük davranışlar,
Arkadaş
ilişkilerinde sorunlar,
İntihar
eğilimleri,
Okulda başarısızlık.
Çocuklar
ilişki kurma biçimlerini ailelerden öğrenirler. Şiddet yaşanan ailelerde
çocuklar şiddet kullanarak ilişki kuran aile üyelerini gözlemledikleri için
dışarıda ilişki kurma biçimleri de bu şekilde olur. Bazı çocuklar agresif,
yıkıcı, kaba ve uygunsuz davranışlar sergileyebilirler. Kendilerini ifade
etmekte zorlanırlar ve problem çözme becerileri yoktur. İstediklerini
arkadaşlarını tehdit ederek almaya çalışır veya şiddet kullanarak insanların
ilgisini çekmeye çalışır. Özellikle ergenlik döneminde başkalarına ve kendine
zarar verme, alkol ve ilaç kullanımı gibi sıkıntılar ortaya çıkabilir. Bazı
çocuklar ise saldırgan davranışların aksine içe kapanır, üzüntü, korku ve endişe
gibi belirtiler gösterebilir. İleriki yıllarda da şiddet konusunda hassas,
endişeli ve depresif bir ruh haline sahip olabilirler.
Şiddet
yaşanan ailelerde ebeveynler şiddetin çocuklar üzerindeki etkilerini farkedip,
şiddeti durdurmak ve çocukları korumak için adımlar atmalılar.
•
Çocukları şiddetten korumanın tek yolu şiddeti durdurmaktır.
•
Şiddeti durdurmak mümkün değilse, çocuğu şiddetten uzaklaştırmak gerekir.
•
Ailenin tüm üyeleri psikolojik olarak yardım almalıdır.
•
Aile üyeleri kendi aralarında yaşanan şiddeti konuşmalıdırlar.
•
Şiddete maruz kalmış ya da tanık olmuş çocuk bu konuda konuşmak isterse, ona
duygu ve düşüncelerini ifade edebilmesi için olanak sağlamak gerekir. Dinlerken
yargılamadan, anlayışla dinlemek çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlayacak
ve ileride yardım almasını kolaylaştıracaktır.
•
Sözel olarak kendini ifade etmekte zorlanan çocuklar duygu ve düşünceleri
hakkında yazmaları ve resim yapmaları için teşvik edilmelidir.
Medyada
Yer Alan Şiddet
Günümüzde
teknolojinin gelişmesiyle artık evlerinde şiddete maruz kalmayan veya tanık
olmayan çocuklar da medya yolu ile şiddete tanık olmaktadırlar. Amerika'da
yapılan araştırmalarda medya yolu ile şiddete tanık olan çocuklarda saldırgan
davranışların arttığı bulunmuştur. Buna ek olarak çocukların şiddete karşı
duyarsızlaştığı ve genel endişe ve korku düzeylerinin arttığı
gözlemlenmiştir.
Televizyonlarda
yer alan haber programları, filmler, diziler ve çizgi filmlere bakıldığında
çoğunun şiddet içerdiğini görüyoruz. Çocukların ve gençlerin şiddeti taklit
etmesini azaltmak amacıyla bu tür programlarda ana fikir şiddetin onay görmemesi
ve cezalandırılması olmalıdır. Fakat programlara bakıldığında şiddetin doğurduğu
sonuçların üzerinde durulmadığı, buna bağlı olarak da izleyenlerin yaşanan
acılara karşı duyarsızlaştığı görülmektedir. Çocuklar da bu duyarsızlaşma sonucu
şiddete maruz kalan kişilerle değil, şiddeti uygulayanla özdeşleşmeye
başlamaktadır. Bunun sonucu olarak da kendi hayatlarında problemleri çözme ve
onlarla başetme yolu olarak şiddeti kullanmaktadırlar.
Medyada
yer alan şiddetin, ilgili kurumlarca kontrol edilmesi ve engellenmesi gerekirken
ailelerin de çocuklarının üzerindeki medya etkisini sınırlamaları
gerekmektedir.
Bunun
için
Çocuğunuzun
hangi programları izlediğinden haberiniz olsun.
Televizyonu
çocuğunuzu oyalamak için kullanmayın.
Televizyonu
izlemek istediği belli bir program olduğu zaman açmasını öğretmeye çalışın.
Çocuklarınızın
izlediği programları siz de izleyin.
Programı
izlerken çocuğunuzla program hakkında konuşun, yaşananları anlamlandırın.
Çocuğunuz
seyrettiği şiddet içeren rahatsız edici bir programdan sonra bunu kendi hayatı
ile ilişkilendirebilir. Bazen kendi güvenliğinden endişe duyabilir. Bu gibi
durumlarda ona güvende olduğuna dair güvence verin. Çocuklar böyle zamanlarda
‘Bunlar sana olmaz çünkü ...' gibi kendilerini güvende hissettirecek sözler
duymak isterler.
Çocukların
tanık oldukları şiddet yerine benzer durumlar için alternatif davranışlar
öğrenmelerine yardımcı olun. Bunun için çocuğunuzun kendi deneyimlerini
kullanabilirsiniz. Örneğin ‘İnsanların problemlerini birbirlerini inciterek
çözmeleri beni kızdırıyor. Hatırlıyor musun, sıra arkadaşına ......için çok
kızmıştın Sen onu incitmedin. Onunla ..... hakkında konuşmuştun.' gibi bir
yardımda bulunabilirsiniz.
Çocuğunuzun
televizyon seyretmesini günde 1-2 saatle sınırlayın.
Çocuğunuza
örnek olun ve kendi televizyon zamanınızı da sınırlayın.